Eğitimde kriz çığ gibi büyürken, gündem yine saptırıldı.
Ülkenin dört bir yanında okullar dökülüyor. Çocuklar soğuk sınıflarda, eksik öğretmen kadrolarıyla, tuvaletsiz, sobasız, printersız, kantinsiz okullarda eğitim almaya çalışıyor. Bazı bölgelerde fotokopi çekilemiyor, kalem bile bulunamıyor. Üstelik okullara tütün ve hatta uyuşturucu girmiş durumda. Eğitim sistemi çökerken, herkes bu yangını nasıl söndüreceğiz diye düşünürken…
Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, bu büyük enkazın üstünü bir bez parçasıyla örtmeye çalışıyor.
Evet, ülkenin en büyük eğitim sorununu başörtüsü ilan ederek kamuoyunun dikkatini asıl meselelerden başka yöne çekiyor. Öğrencilerin ne yediği, neyle ısındığı, ne kadar öğrenebildiği değil; başında ne olduğu tartışılıyor. Oysa eğitimdeki çöküş, görmezden gelinmeyecek kadar büyük. Gündem yaratılıyor, çünkü çözüm üretilemiyor.
Bu mesele bir inanç meselesi değil, bir ihmal meselesidir.
Konu çocukların inancı ya da kimliği değil. Konu; eğitimdeki gerçek sorunlara sırt çeviren bir yönetim anlayışıdır. Çocukların geleceği pamuk ipliğine bağlıyken, siyasi vitrin malzemesi yapılan sembollerle vakit kaybetmek, çocuklara ve eğitime ihanettir. Gündemi değiştirmek kolay, ama gerçeği değiştirmek zordur.
Ve Sayın Bakan, siz zoru değil, kolayı seçtiniz.
Siz, okulların derdine çare olmak yerine, halkı yapay tartışmalara sürüklediniz. Eğitim çökerken, siz eşeği bıraktınız; arpayla kavga ettiniz. Ama bu halk unutmaz. Unutmayacak.