attitudes in participants with diabetes mellitus” isimliaraştırmasının bulgularında da ifade ettiği gibi, kronik hastalıklarla yaşayan bireylerin sağlık davranışları konusunda başarılı öz-düzenleme davranışları gerçekleştirebilmesinin o konuya ilişkin işlevsel olmayan tutumlarıyla, bilişleriyle diğer bir ifadeyle o konuya ilişkin düşünme biçimleri ile ilişkisinin bulunduğunu belirtti. Diyabetli hastaların yaşam biçimi değişikliği yoluyla kronik hastalığı kontrol edebilmeleri için verilen diyet tedavilerine uymaları bu kadar önemli iken glisemik kontrol konusunda, tedaviye uyum konusunda başarısız sonuçları olan hastaların, diyete ilişkin işlevsel olmayan düşüncelerinin, başarılı sonuçları olan hastalardan çok daha fazla olduğunu ifade etti. Dolayısıyla, kendilerine tedavi gereklerine ilişkin eğitim verilse dahi bu gereklere uyamayan kronik hastaların, tedavi uyumunda başarısız olduklarını ve bunun hayati önem taşıdığını vurgulayan Okumuşoğlu, bu hastalarda hem konuya ilişkin işlevsel olmayan düşüncelerin -diğer bir ifadeyle hastayı bu çok gerekli yaşam biçimi değişikliklerine uymaktan alıkoyan düşüncelerin- hem de bunun yanı sıra yeme bozukluğu psikopatolojilerinin daha fazla bulunduğunu aktardı.
Okumuşoğlu, sözü edilen ve benzeri bulguların kronik hastaların tedavi uyumunu artırmada ve geliştirmede psikososyal desteğin önemini vurgulayan bulgular olduklarını belirterek, ayrıca bu gibi bulguların kronik hastaların tedavilerinde diğer tedavilerin yanı sıra bilişlerle ilgili yani düşünme biçimleriyle ilgili çalışmalar ve müdahalelerin de gerekliliğini öne çıkardığını ifade etti.
İnsanın sadece biyolojik bir varlık olmadığını, psikolojik ve sosyal faktörlerin öneminin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Okumuşoğlu, özellikle pandeminin getirdiği olumsuzluklarla birlikte hem kronik hastalardaki tedavi uyumunun hem de yeme bozuklukları ve benzeri psikopatolojilerin olumsuz etkilenmesi konularının içinde bulunduğumuz dönemde ayrıca dikkat edilmesi gereken önemli konu başlıkları olduklarını ifade etti.