ÖZÜR HA...?
Rahmetli Özal'a kadar Türkiye her yıl ABD den belli bir miktarda yardım alırdı. ABD benzer bir yardımı Yunanistana da yapar ve 10/7 yedi oranı uygulanırdı. Bize verilen para, 680 milyon $, Yunanistana ise 480 milyon $ civarı bir paraydı.
Türk medyası ve kamuoyu Amerikan bütçe görüşmelerini nefesini tutarak izler, Ermeni ve Rum lobisinin etkisi ile bu yardım dan kesinti olacak mı, olmayacak mı sorusu günlerce tartışılırdı.
Rahmetli Özal'ın ilk ABD gezisi bu yüzden önemli idi. Herkes Özal'ın ABD den Türkiyeye verilen yardımı artırmasını isteyeceğini düşünüyordu.
O da ne? Özal ABD Başkanı ile görüşürken yardımdan falan bahsetmedi. Tek bir şey istedi muhatabından;ABD nin Türkiyeye uyguladığı tekstil kotasını kaldırılması. ABD Başkanı bile şaşırmıştı. "Tamam" dedi.
Türkiye o dönemde bir tarım ülkesi olarak biliniyordu. Sanayisi gelişmemişti. Tekstil sektörü emekleme dönemindeydi. Ve Türkiyenin yıllık ihracatı 1 milyar$ civarıda idi.
Tekstile Kota kalkınca Özal Tekstilcilere kredi ve teşvikler verdi. Makineler yenilendi. Bir kaç yıl içinde sadece ABD ye milyarlarca dolar tekstil ihraç eden bir ülke olmuştuk...
Şimdi bizde kendi ayağımız üzerine duran bir toplum olmak istiyorsak Üreten bir Toplum olmak zorundayız. Üretim için yatırım gerekir. İhracat imkanı olmayan 250 bin kişilik bir ülkeye hizmet sektörünün dışında ciddi bir yatırımcı gelmez.
Öncelikle biz 82 Milyonluk Türkiye pazarını kendimize açmak durumundayız. Türkiye ile KKTC arasındaki ticari engelleri kaldırmak Mersin kapısını ardına kadar açmak için görüşmeler yapıyoruz. Bir Yunanlı Türkiyeden hangi şartlarda mal alıp götürüp ülkesinde satabiliyorsa aynı muamelenin uygulanmasını istiyoruz. Türkiyeden de KKTC ye gelen mallarda navlunun dışında maliyet olmasın istiyoruz. Arada hazinenin kaybı olacaksa belli bir süre Türkiyeden sadece bu kaybın tazminini isteyeceğiz.
Sonra AB den çıkan İngilterenin Türkiye ile yaptığı anlaşmadan pay alabilir miyiz onu inceliyoruz. Mesela hellim...
Bunu yaparken de KKTC de yatırımcının önündeki bürokratik engelleri kaldırmaya ve üretim maliyetlerini azaltmaya çalışıyoruz. Elektiriğin fiyatını düşürmek bu açıdan önemli.
Tüm bunları yaparken pandemi dolayısı ile alım gücü düşen, işini kaybeden, evine ekmek götüremeyen insanlarımız için, fiyatları düşürmeye çalışıyoruz.
Türkiyedeyim. Toptancıları gezdim. Marketleri dolaştım. Fiyatları aldım. Bizdeki fiyatlarla mukayesesini yapacağım. Biz de bu malların niçin Türkiyeden bir kaç misli fazla fiyata satıldığını öğrenmek istiyorum.
Muhataplarıma:" Gelin maliyetlerinizi bize izah edin" diyorum. Onlar;"Sen bize karışamazsın. Burada serbest piyasa ekonomisi uygulanır" diye cevap veriyorlar.
"Peki 21/77 sayılı yasa bana fiyatları denetleme ve gerekirse narh koyma hakkı vermiyor mu" diyorum. "Çağ dışı kalmış yasa" diyorlar.
"Arkadaşlar bu fiyatlara bir çeki düzen gelecek. Gelin birlikte hareket edelim... ortak akılla bu dönemi atlatalım. Vurguncuya birlikte dur diyelim" diyorum
Cevap;"Bakan bize vurguncu dedi. Özür dilesin"
Sözün bittiği yerdeyiz...