"KKTC özgürlüğümüzün, egemenliğimizin, güvenliğimizin ta kendisidir.” “Halkın Devleti güçlendirdiği, Devlet yönetimini daha iyi noktalara taşıdığı, refahı yükselttiği oranda Kıbrıs’ta istenilen sonuca ulaşma şansının artacak”
3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum tarafının gerçeklere dayalı bir uzlaşmaya onay vermeye, adanın yönetimini Kıbrıslı Türkler ile paylaşmaya niyeti olmadığını vurguladı ve “İşte böylesi bir ortamda hepimize düşen görev en büyük gücümüz, özgürlüğümüzün, egemenliğimizin, güvenliğimizin ta kendisi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır.” dedi.
Halkın Devleti güçlendirdiği, Devlet yönetimini daha iyi noktalara taşıdığı, refahı yükselttiği oranda Kıbrıs’ta istenilen sonuca ulaşma şansının artacağını vurgulayan Eroğlu, bu noktada başlıca görevin parlamentoya, hükümetlere ve kurum ile kuruluşlara düştüğünü belirtti.
“Artık zamanı gelmiştir.” diyen Eroğlu, herkesin şapkasını önüne koyarak düşünmesi ve doğrular ne ise onların yapılması gerektiğini kaydetti.
3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu KKTC’nin 41’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayarak, Kıbrıs Türk halkının 41 yılda küçümsenmemesi, hatta övünülmesi gereken çok şey başardığına işaret etti.
Mesajında, Kıbrıs Türk halkının çok zor süreçlerden geçerek, tam anlamıyla kahramanca bir kurtuluş savaşı vererek, Anavatanı Türkiye’nin de desteği ile bugünlere geldiğini kaydeden Eroğlu, “Altında benim de gururla attığım imza bulunan Bağımsızlık Bildirgemiz ile KKTC Devletinin kurulması tarihimizin en önemli, en şanlı adımlarının başında gelir.” dedi.
Eroğlu, KKTC’nin “adayı Yunan egemenliği altına sokmak için onlarca yıl çaba gösterenlerin, katliamlar yapanların, 1960’ta kurulan ortaklık Devleti’nden Kıbrıs Türkü’nü silah zoru ile atanların bir daha aynı yollara başvurmaması için oluşturulan, sonsuza kadar devam edecek bir yapı” olduğunu vurguladı.
-“Hepimize düşen görev güvenliğimizin ta kendisi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır”
41 yılda küçümsenmemesi, hatta övünülmesi gereken çok şey başardıklarına işaret eden Eroğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Her şeyin sıfır olduğu bir noktadan başlayarak çoğunluğu göçmen durumundaki insanımızla birlikte, önemli bir alt yapı meydana getirdik, bir ekonomi yarattık, yeterli görmesek de belirli bir yaşam standardına ulaştık. Ateş topuna dönüşen bir bölgede, Anavatan Türkiye’nin güçlü savunma desteği ile kendi topraklarımızda, özgürlük ve güven içinde daha güzel yarınlara doğru ilerliyoruz.
Haksızlığa uğrayan, ambargolara maruz bırakılan biziz ama Güney komşularımızla bir antlaşma sağlanamamasının suçlusu biz değiliz. Rum tarafının adayı Helen hegemonyasına sokma zihniyeti henüz değişmemiştir; kısa süre içinde değişecek gibi de görünmüyor. Rum tarafının gerçeklere dayalı bir uzlaşmaya onay vermeye, adanın yönetimini bizimle paylaşmaya niyeti yoktur. Onlar hala, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam edip bizim bir anayasal değişiklikle ona yamalanacağımız bir antlaşma istiyor. Rumların amacı varılacak bir antlaşmayı lehlerine kullanarak iki kesimliliği yok etmek, hegemonyalarını adanın her yerine yaymaktır. Niyetleri iyi olmadığından dolayıdır ki, Meclislerinden oy birliği ile geçirdikleri halen yürürlükte olan bir kararla açıkça, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden mutlaka kurutulmak istemektedirler. İşte böylesi bir ortamda hepimize düşen görev en büyük gücümüz, özgürlüğümüzün, egemenliğimizin, güvenliğimizin ta kendisi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır.”
- “Herkes şapkasını önüne koyarak düşünmeli ve doğrular ne ise onlar yapılmalıdır”
Halkın Devleti güçlendirdiği, Devlet yönetimini daha iyi noktalara taşıdığı, refahı yükselttiği oranda Kıbrıs’ta istenilen sonuca ulaşma şansının artacağını vurgulayan Eroğlu, bu noktada başlıca görevin parlamentoya, hükümetlere ve kurum ile kuruluşlara düştüğünü belirtti.
“Artık zamanı gelmiştir.” diyen Eroğlu, herkesin şapkasını önüne koyarak düşünmesi ve doğrular ne ise onların yapılması gerektiğini kaydetti.
Eroğlu, “Cumhuriyet Bayramımız vesilesi ile bir kez daha bugünlere gelmemizde büyük katkıları olan başta özgürlük ve varoluş mücadelemiz lideri Doktor Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş olmak üzere tüm aramızda olmayanlarla, şehitlerimize, tüm Anavatan Türkiye Devlet ve hükümet yetkililerine bir kez daha Allah’tan Rahmet diliyor, aramızda olanları, gazilerimizi şükranla anıyorum.” diyerek sözlerine son verdi.