MEHMET BİRİNCİ İLE ÖZEL RÖPORTAJ I
KIBRIS’TA KARMA EVLİLİKLER VE VATANDAŞLIK HAKKI MÜCADELESİ
Bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’nde tarihi bir mahkeme süreci yaşanıyor. Karma evliliklerden doğan Kıbrıslı Türk çocukların vatandaşlık haklarıyla ilgili süren hukuk mücadelesinde yeni bir aşamaya gelindi. Konuyla ilgili uzun yıllardır mücadele veren Kıbrıs Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Mehmet Birinci ile süreci ve beklentilerini konuştuk.
“BU TAMAMEN SİYASİ BİR SORUNDUR”
Mehmet bey, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bugün çok önemli bir dava görülüyor. Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakkı için yürütülen bu süreç hakkında düşünceleriniz nedir?
Sevgili Turgut bu, kesinlikle siyasi bir sorun. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan bir problem. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yönetme hakkını Türk tarafı, yanlış politikalarla Rumlara terk etti. Rum Yönetimi de, ırkçı ve ayrımcı bir anlayışla Kıbrıslı Türklerin karma evliliklerden doğan çocuklarına vatandaşlık vermemekte ısrar ediyor.
Bunun gerekçesi olarak, “yasadışı limandan giriş yapanlara vatandaşlık vermeyiz” bahanesini öne sürüyorlar. Ama bugün Kıbrıslı Rumlar ve Avrupa Birliği vatandaşları Kuzey Kıbrıs’taki limanlardan giriş yapabiliyor ve güneyde haklarını kullanabiliyorlar. Bu nedenle, bu uygulama Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına ve anayasasına tamamen aykırıdır.
“RUM YÖNETİMİ, NÜFUS DENGESİNİN DEĞİŞMESİNDEN KORKUYOR”
Sizce Kıbrıs Rum Yönetimi neden bu politikayı sürdürüyor?
Bunun temelinde nüfus dengesine dair bir korku yatıyor. 1974 yılında Kıbrıslı Türklerin nüfusu 100 bin, Kıbrıslı Rumların ise 400 bin civarındaydı. Bugün Rum nüfusu 750 bine çıktı, ancak Kıbrıslı Türklerin nüfusu hâlâ 100-120 bin civarında. Eğer karma evliliklerden doğan çocuklara vatandaşlık verirlerse, bu sayı artacak ve Kıbrıslı Türklerin nüfus oranı yükselmiş olacak.
Oysa Kıbrıslı Rumların karma evliliklerden doğan çocuklarına vatandaşlık veriliyor. Aynı hakkın Kıbrıslı Türklere de tanınması gerekiyor. Bu tamamen haksız bir uygulama ve biz bunun için hukuki mücadelemizi sürdürüyoruz.
“KIBRIS RUM YÖNETİMİ BİZİ OYALIYOR”
Hukuki süreçte bugüne kadar hangi adımları attınız?
Biz bu konuda yüksek mahkemeye başvurduk. Ancak mahkeme süreci oldukça yavaş ilerledi. Normalde bir ay içinde karar verilmesi gerekirken, bizi 18 ay beklettiler ve sonunda “Bu konuda karar alamıyoruz, idari mahkemeye başvurun” diyerek bizi alt mahkemeye yönlendirdiler.
Bu, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bilinçli bir oyalama taktiğidir. Biz de daha fazla beklemeden konuyu önce Avrupa Adalet Divanı’na, sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdık.
“AİHM DAVAYI KABUL EDERSE RUM YÖNETİMİ GERİ ADIM ATMAK ZORUNDA KALACAK”
Avrupa Adalet Divanı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) sürecinde son durum nedir?
Avrupa Adalet Divanı, “Biz üye devletlerin vatandaşlık politikalarına müdahale edemeyiz” diyerek davayı reddetti. Ancak AİHM şu anda bu davayı değerlendirme aşamasında. Eğer AİHM davayı görüşmeyi kabul ederse, bu bizim için büyük bir kazanım olacak.
Böyle bir karar çıkarsa, Kıbrıs Rum Yönetimi uluslararası baskı altında kalacak ve büyük ihtimalle geri adım atmak zorunda kalacak.
“BARIŞ İSTEYEN İNSANLAR BÜYÜK BİR PSİKOLOJİK TRAVMA YAŞIYOR”
Bu kararın toplum üzerindeki etkileri nasıl?
Bu durum sadece hukuki bir mesele değil, aynı zamanda sosyal bir travma yaratıyor. Karma evliliklerden doğan çocuklar, hayatlarının bir noktasında vatandaşlık hakkını kaybettiklerini fark ediyorlar ve büyük bir psikolojik çöküntü yaşıyorlar.
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu tavrı, aslında ayrılığı güçlendiren ve barış sürecine zarar veren bir politika. Bu tavır, “Bizi istemiyorlarsa biz de onları istemeyelim” düşüncesini besleyerek, Kuzey Kıbrıs’taki milliyetçi güçlerin elini güçlendiriyor.
“KÜÇÜK KAZANIMLAR ELDE ETMEYE BAŞLADIK”
Hukuki süreçte herhangi bir olumlu gelişme yaşandı mı?
Evet, son dönemde bazı bireysel davalar kazanılmaya başlandı. 2007 kriterleri çerçevesinde bazı vatandaşlarımız mahkemeleri kazandı ve kimlik hakkı elde etti.
Ayrıca 1960 öncesinde Kıbrıs’tan yurt dışına göç eden Kıbrıslı Türklerin çocukları ve torunları için açılan davalarda da olumlu sonuçlar alınmaya başlandı. Son altı ayda en az 20 kişi idari mahkeme yoluyla vatandaşlık hakkını kazandı. Bu küçük kazanımlar, büyük bir değişimin habercisi olabilir.
“RUM SİYASETÇİLER BİZİ HAKLI BULUYOR AMA SOMUT ADIM ATILMIYOR”
Bu mücadelede siyasi destek alıyor musunuz?
Bu konuda hem Kıbrıs Rum toplumundaki ilerici kesimlerle hem de sol partilerle görüşmeler yaptık. Kıbrıs Sosyalist Partisi Genel Sekreteri olarak AKEL ve DC başkanlarıyla birebir görüştüm.
Her ikisi de bu mücadelenin haklı olduğunu ve destek verdiklerini söylediler. Ancak, maalesef bugüne kadar somut bir adım atıldığını göremedik.
“BUGÜNKÜ MAHKEMEDEN UMUTLUYUM”
Bugünkü mahkemeye davet edildiniz mi?
Bu davayı özel bir avukat olan Nicole yürütüyor. Mahkemeye davet edilme gibi bir durum yok. Ancak benimle iş birliği yapan avukat arkadaşım bu süreçte onunla yakın ilişki içinde.
Ben, bugünkü mahkemeden küçük de olsa olumlu bir adım çıkmasını umut ediyorum. Eğer mahkeme bizim lehimize bir karar alırsa, bu Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık hakları konusunda önemli bir dönüm noktası olabilir.
“BU MÜCADELEYİ KAZANACAĞIZ”
Son olarak, bu mücadele hakkında söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu uzun soluklu bir mücadele ama eninde sonunda kazanacağımıza inanıyorum. Kıbrıslı Türklerin anayasal ve insani haklarını elde edene kadar hem hukuki hem de siyasi alanda bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Teşekkür ederim Mehmet Abi, umarım bu süreç haklı bir zaferle sonuçlanır.
Ben teşekkür ederim Sevgili Turgut , umarım hep birlikte adil bir sonuca ulaşırız.