• Gadara reklam
  • Eziç
  • Gönyeli
  • Sosyal güvenlik
  • oral güvenlik
  • oral güvenlik
  • Girne belediyesi
  • Zorlu dijital
  • Visit nort cyprus
  • 3hd
HABERLERHaber Girişi : 30 Ekim 2024 09:30

Polis, Sağlık Bakanı’nı, Başhekimi ve doktoru sorguya çekmeli!

Polis, Sağlık Bakanı’nı, Başhekimi ve doktoru sorguya çekmeli!

Dün çok güvenilir kaynaktan edindiğim bilgi adeta şoke eden cinstendi…

scala


Polise yakın güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgiye göre, hastanede yaşanan olayı, hastane yönetimi veya bakanlık polise hiçbir şekilde bildirmemiş.


Pazartesi günkü yazımda “Bakanlık ve hastane yönetimi, bebeklere alkollü mama yedirildiğini gizlemeye çalıştı, fakat ellerinde patladı” demiştik.


Dün aldığım net kesin ve kati bilgi bunun doğruluğunu kanıtlamış oldu.


Polis bu olayın bilgisini, çocuğu vefat eden aileden Pazar günü öğle saatlerinde öğrenmiş.


Pazar günü öğle saatlerinde polise hastane aleyhinde şikâyet yapılıyor ve polisin bilgisine geliyor.


Güvenilir kaynağımın verdiği bilgiye göre, çocuğun ailesi çocuğunu öldürdükleri şikâyeti ile Pazar günü öğlen hastane aleyhinde şikâyetçi olmuş.


Ve polis bu şekilde olaydan habardar olup soruşturma başlatmış.


Gerçekten şok edici ve akıllara zarar bir bilgi…


Cumartesi günü vefat eden yirmi günlük çocuğun alkol sonucu ölümü ve öteki yeni doğmuş çocukların hayati risk yaşadıkları, Bakanlık ve hastane yönetimi tarafından polise hiçbir şekilde bildirilmediğini hayretler içerisinde öğrendim.


Kaynağım çok güvenilir öncelikle bunu belirteyim. Kaynağımızı gizlemek ve korumak istediğimizde, polise yakın kaynak olarak ifade ederiz, bunun ne manaya geldiğini tüm gazeteci arkadaşlarımız iyi bilirler.  


Acil Durum Hastanesi Yenidoğan Servisi’nde hemşirelerin yedi bebeğe etil alkol ile mama yedirmesi krizindeki bu önemli bilgi, Bakanlığın ve hastane yönetiminin polisten bu olayı sakladığı, gizlediğinin açık bir ispatı niteliğindedir.  


Polis Basın Subaylığı, Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi gören 20 günlük bebeğin 26 Ekim Cumartesi günü saat 13.30’da yaşamını yitirmesini, ani ve tabii ölüm şeklinde basına bildiriyor. Çünkü hastane yönetimi, ani ve tabii yani normal, rutin, her ölüm gibi polise bildiriyor.


Daha önce kötüleşen ve cumartesi 13.30’da ölen 20 günlük çocuğun babası ise, “Cumartesi günü saat 17.51’de bizi aradılar ve çocuğun fenalaştığını söylediler. Hastaneye geldiğimizde doktor, ‘çocuğunuz vefat etti’ dediler, diyor.
Yani çocuk öldükten tam 4 buçuk saat sonra aile aranıyor ve fenalaştığı söylenerek hastaneye çağrılıyor. Babaya solunum sıkıntısı nedeniyle bebeğin hayatını kaybettiği yönünde bilgi veriliyor ve konu kapatılıyor.


Baba eşinin şüphelendiğini ve polise haber verdiğini anlatıyor.
Bu ayrıntı üzerinde uzun uzun düşündüm, iyice araştırdım ve polise yakın kaynaklardan aldığım bilgiyle adeta sarsıldım.
Sorum şöyleydi: Polise bu ihbarı kim, ne zaman yaptı?
Aldığım net bilgi, yürek hoplatan cinstendi…


Polise ihbar eden Sağlık Bakanlığı değil, Başhekimlik de değil, Nalbantoğlu Devlet Hastanesi yönetimi de değil, polise bildiren çocuğu öldürülen babadır.


Hem de o sırada, servisteki diğer 6 bebek de, yoğun bakımlık olmuş ve entübe edilmiş halde iken.


Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ise, 27 Ekim Pazar günü olayın patlak vermesi üzerine, hastanede gece vakti basına yaptığı açıklamada, “bu olay bize dün öğlenden sonra intikal etti” diyor. Yani cumartesi öğlenden sonra bilgisi olduğunu canlı yayında ifade ediyor.


Tüm çocuklar yoğun bakıma kaldırılmış, entübe edilmiş, biri ölmüş ve bakanın cumartesi öğlenden sonra haberi olmuş, fakat Polisin bilgisine ise, Pazar gün öğlen, ailenin şikâyeti üzerine geliyor.


Yani özetle, çocuğu ölen aile polise gidip hastane hakkında şikâyetçi oluyor ve polis soruşturma başlatıyor.


Sağlık Bakanı ise, sanki hastane veya bakanlık olarak kendileri polise suç duyurusunda bulunmuşçasına, bir de kamuoyundan gizlemelerinin topunu polise atmıştı.


Hâlbuki polis hastane aleyhinde yapılan şikâyet üzerine bilgi sahibi olmuş ve harekete geçmiştir.


Bu skandalın da skandalıdır.   


Polis, incelenen kamera görüntülerinde yenidoğan servisindeki etil alkolün 5 litrelik su şişesinde olduğunun görüldüğünü, olaydan sonra 5 litrelik su şişesi, mamaların olduğu odadan çıkarıldığının tespit edildiğini söylüyor.


Ayrıca tüm bebeklerin kustuğu, buna rağmen bebeklere tekrardan alkollü mama yedirildiği ve tümünün fenalaştığı söyleniyor.


Polis etil alkolü mama odasında buluyor da, Başhekim tüm bebeklerin fenalaşması üzerine, alkolü Cuma gününden Pazar öğle saatlerinde ailenin polise başvurduğu ana kadar bulamadı mı?


Ve 6’sı entübe ediliyor, 1’i ise vefat ediyor.


Hal böyle iken, Başhekim, Sorumlu Doktor, Sorumlu hemşire, Servis hemşiresi ve konuyu cumartesi öğlenden sonra öğrendiğini söyleyen Bakan, bu olayı polise niye bildirmiyor?


Polise nasıl ani ölüm diye bildirilebilir?


Polise, niye evladı öldürülen aile bildiriyor da, bakanlık ve hastane yönetimi bildirmiyor?


Polise hastanede yaşanan bu skandal olayı bildirmesi gereken Sağlık Bakanı, Başhekim, Sorumlu Doktor değil miydi?


Üstelik de Bakan, polise sanki kendileri bildirmiş izlenimi de vermeye çalışıyor.


Bilindiği gibi alkol sonucu çocukları fenalaşan diğer ailelerden ve basından da bu konu saklanmıştı.


Hatta Gadara Medya Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Turgut Ergel, pazar akşamı bu olayı duyduğunda çıldırmış, soluğu Yenidoğan Ünitesinde almış ve bu olayın gizlenmesine, saklanmasına isyan etmişti, bakanı istifaya çağırmıştı.
Şimdi bizim burada sormamız gereken şudur:


Yasalara göre, cinayet suçlarını örtbas etmeye çalışanlar, suç ortaklığı yapanlar, bu ülkede tutuklanıp yargılanır diye biliyorduk.


Peki devlet hastanesinde yaşanan bu ölüm olayında, hemşireler tutuklanırken, suçu örtbas eden, gizleyen, polisten saklayan, polise yalan bilgi verip, ani ölüm şeklinde bildiren; 7 çocuğa alkol yedirildiğini polise bildirmeyen hastane yetkilileri, Başhekim, doktor ve tüm yetkililer, nasıl olur da polis tarafından gözaltına alınmıyor, tutuklanmıyor ve dava okunmuyor?

Rana SARRO

Haber arası reklam zorlu

Gazeteci