Rum siyasi partileri, önceki gün olağanüstü toplanan Rum Ulusal Konseyi’nde dile getirilen tezleri ve yaptıkları yorumları ifşa ettiler. Toplantıda, KKTC-Güney Kıbrıs sınır kapılarının kapatılması ve KKTC devlet yetkililerine verilmiş “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportlarının geri alınması teklifinde bulunulduğu bildirildi.
Alihtia’nın haberine göre DİSİ Başkan Yardımcısı Haris Yeorgadis, Rum yönetimi tarafından alınacak her türlü önleme çok dikkatli ve soğukkanlı karar verilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “verilecek kararın, net bir şekilde meşruiyet çerçevesi içerisinde olması şarttır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN DİKKATE ALACAĞI TEK ŞEY ULUSLARARASI TEPKİ”Gazeteye göre, Yeorgadis, özetle şunları söyledi: “Bizim kararlarımız Kıbrıs’ın AB üyesi ülke olmasından kaynaklanan hukuki yükümlülüklerine uygun olmalıdır. Yeşil Hat ile ilgili Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bağlayan tüzükler meselesi vardır ve biz Türk yasadışılığını şikâyet ederken, üye devlet olarak aldığımız taahhütleri ihlal eden hareketlerde bulunmamız çok saçmadır. Ulusal Konsey’in Maraşlılara söylediği, gayrı menkulleri için Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmalarının tehlikelere gebe olduğudur. ABD ve AB’nin açıklamalarının oluşturduğu olumlu ortamı da kullanarak, siyasi tepki vermeliyiz. Uluslararası tepki, Türkiye’nin dikkate alacağı tek şeydir.”
“MARAŞ KAYBEDİLYOR. TÜRK TOPLUMUNU TÜRKİYE’NİN KUCAĞINA İTECEK VE/VEYA BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ GÜÇLENDİRECEK EYLEMLERDEN KAÇINMAMIZ ŞART”AKEL, Rum yönetiminin kapalı Maraş’la ilgili açıklamalarının uluslararası toplum tarafından açık ve özlü şekilde “kınanması” için girişimlerini yoğunlaştırarak devam ettirmesi gerektiği” görüşünü ortaya koydu. Parti tarafından yayımlanan açıklamada özetle şunlar kaydedildi: “Maraş kaybediliyor. Vatanımızın kesin taksimi hiç olmadığı kadar belirgin. Bu tehlikeli süreç ancak Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasıyla kesilebilir ve tersine çevrilebilir. Bunun için son Ulusal Konsey toplantısında Kıbrıs müzakerelerinin, 2017’de koptuğu yerden ve uzlaşılmış zeminde yeniden başlaması üzerinde odaklanmamız gerektiğini ortaya koyduk. Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının her türlü gerekçesini ellerinden alacak kararlı inisiyatifler almamız şarttır. Erdoğan’ın, ‘Kıbrıslı Rumlar, siyasi eşitliği ve doğal gaz gelirlerinin adil paylaşımını kabul etmediği için iki devlet istedikleri’ iddialarına ikna edici cevaplar vermemiz gerek. Bu konuda, sözle kalmayıp pratikte de kabul ettiğimiz varılmış uzlaşılar bulunduğunu hatırlatalım. Türk toplumunu Türkiye’nin kucağına itecek ve /veya bölünmüşlüğü güçlendirecek eylemlerden kaçınmamız şart. Şu anda Kıbrıs Türk toplumunun Erdoğan-Tatar projelerine karşı çıkan güçleriyle, Kurtarılmış ve yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’a inanan her vatandaş ile ortak hareket etmemiz gerek.”
“DERİNYA KAPISINI KAPATALIM Kİ MARAŞ’TA ATILAN ADIMLARLA TURİZMDEN YARARLANMASINLAR” DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, Ulusal Konsey toplantısında, KKTC devletinin Maraş’ta attığı adımların turizm getirisi olmaması için Derinya kapısının kapatılmasını önerdi. Papadopulos, RİK’e yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Tatar ve diğer hükümet yetkililerinin “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportlarının geri alınmasının da teklif edildiğini söyledi. AB tarafından Türkiye ve KKTC’ye ekonomik ve diğer yaptırımlar uygulanması gerektiği iddiasında da bulunan Papadopulos, Ulusal Konsey’de sunulan bütün önerileri inceleyip ve Rum yönetimi başkanına sunulmak üzere somut bir öneriye varacak özel bir uzmanlar komitesi kurulmasını önerdi.
“İNGİLİZLER OLUMSUZ ROLÜ, RUSYA, ÇİN VE FRANSA’NIN DA KATILMASIYLA ENGELLENİR” EDEK Başkanı Marinos Sizopulos, AB unsurunun da Kıbrıs sorununun uluslararası yönünü ele almak üzere bir uluslararası konferans çağrılmasını öngören BM kararlarının da yeterince değerlendirilmediği görüşünü ortaya koyarak, özetle şunları öne sürdü: “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni aşağılayan ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesindeki yayılmacı planlarının güvence altına alınmasından yana olan İngiliz unsurunun olumsuz rolü Güvenlik Konseyi karar taslağında bir kez daha teyit oldu. İstilada da etkili olan sistemli ve kuşkulu rolü malüm olan İngilizlerin, gerek karar taslakları, gerek Genel Sekreter raporlarıyla Güvenlik Konseyi Başkanlık açıklamalarını hazırlamasını Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kabul etmesi akıl alır değildir. Kıbrıs sorununun uluslararası yönlerinin ele alınacağı bir uluslararası konferansa Rusya, Çin ve Fransa’nın katılması, prosedürde tekel rolü oynayan İngilizlerin şüpheli rolünü engelleyecek. Göçmenlerin sadaka karşılığında Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmasını engelleyecek mali destek sağlanması hedefiyle Göçmenler Fonu donatılmalıydı.”