Taşkent, Tatlısu ve Terazi şehitleri, Taşkent Şehitliği’nde düzenlenen törenle anıldı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yanı sıra, törende Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan ve Taşkent Şehit Aileleri Komitesi Başkanı Erdinç Erdağlı da konuşma yaptı.
-Benan
Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği Genel Başkanı Gürsel Benan, bugünün Barış Gücü’nün gözleri önünde işlenen insanlık suçunun 49’uncu yıl dönümü olduğunu kaydetti.
Sırf Türkçe konuştuğu, Kıbrıslı Türk olduğu için soykırıma uğrayan insanlara yapılanların unutulmaması gerektiğini vurgulayan Benan, “Bu düşünceyle mücadele etmenin en temel yolu, ulusal ve demokratik kimliğimizi güçlendirmek, devlet yapımızı geliştirmek, güvenliğimizi ve eşitliğimizi önde tutup devletimize sahip çıkmaktır” dedi.
Şehitlerin milli varlık, vatan, millet, hürriyet, insanlık ve barış ülküsü uğruna canını feda ettiğini de kaydeden Benan, “Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da vatan toprağını kanımızın son damlasına kadar koruyacak, özgürlük mücadelesiyle tarihe geçen şehitlerimizin hatıralarını ilelebet yaşatacağız. Toprağımızdan da bayrağımızdan da Anavatan Türkiye’den de asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
-Erdağlı:
Taşkent Şehit Aileleri Komitesi Başkanı Erdinç Erdağlı, yıllar geçse de acılarının azalmadığını kaydederek, “Taşkent’te yaşananlar, Rum toplumu adına utançtır, kara lekedir. Hiçbir şey böylesi bir vahşetin gerekçesi olamaz. Şehit ailelerinin yüreklerinden kopan feryadı dünyanın duymasını umuyoruz” dedi.
Taşkent, Tatlısu ve Terazi’nin sıcak çatışmanın yaşandığı savaş bölgesinin dışında olduğunu söyleyen Erdağlı, “Rumlara yönelik bir tahrik ya da tehdit söz konusu değildi. Bırakın onlara saldırmayı, kendimizi savunacak doğru dürüst silahımız bile yoktu” diye konuştu.
Silahları teslim etmeleri için Rumların Barış Gücü askerleriyle köye haber gönderdiğini, köy halkını tehlikeye atmamak için bunun kabul edildiğini belirten Erdağlı, “Silahları teslim ettik ve yıllardır yan yana yaşadığımız Rum komşularımızın gerçek yüzünü gördük. Bizi koruyacaklarının garantisini veren BM Barış Gücü askerleri de ortadan kayboldu” diyerek şöyle devam etti:
“Yaşananları unutmadık. Unutturmak da mümkün değil. Bunları tarihe not düşerken amacımız, genç kuşaklara kin ve düşmanlık duyguları aşılamak değil. Ama bu kurtuluş mücadelesinin nasıl kazanıldığını anlatmazsak bu mücadeleyi verenlerin neler yaşadığını ne bedeller ödendiğini söylemezsek vatanımızın da özgürlüğümüzün de kıymetini bilemeyiz. Bugün bir devlete sahipsek, özgürce yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz.”
-Erdağlı Taşkent Şehitliği için gölge bir alan yaratılmasını istedi
Erdinç Erdağlı, konuşmasının sonunda devlet ve hükümet yetkililerine seslenerek, Taşkent Şehitliği’ne ziyaretçilerin gölgesinde oturabileceği bir alan yapılmasını istedi.
Erdağlı son birkaç yıldır şehitliğe yaraşır gölge alan yaratmak için çaba gösterdiklerini, devlet yetkililerine ve TC Büyükelçiliğine yaptıkları girişimlerden şu ana kadar olumlu bir yanıt alamadıklarını söyledi.
-Taşkent, Tatlısu ve Terazi şehitleri
Taşkent, Tatlısu ve Terazi köylerinde eli silah tutan 83 kişi evlerinden alınmış, bir gece köydeki Rum ilkokulunda esir tutulmuş, 15 Ağustos günü Limasol’daki esir kampına götürülecekleri bahanesiyle otobüslerle köyden götürülmüştü.
Aralarında 14 – 15 yaşlarında çocukların da bulunduğu köylüler iki farklı noktada kurşuna dizilmiş, bu saldırıdan sadece Suat Kafadar kurtulabilmişti.
Kayıp şehitlerin kalıntılarına 33 yıl sonra 2007’de ulaşılmıştı. Kimliklendirme çalışmalarının ardından şehitler 2014 ve 2016 yıllarında düzenlenen törenlerle Taşkent Şehitliği’ne defnedilmişti.